Yazı ve Fotoğraflar: Tahsin CEYLAN
“İnsan yaşamak için doğmuştur, yaşama hazırlanmak için degil.”
Birçoğumuz yaşadığımız hayatı günlük devinim içinde bilinçli bir zeminde genellikle yorumlamayız.Kendimizi sorgulama ihtiyacı da duymayız. Sanırım Boris PASTERNAK’da bu gözlemlerine dayanarak yukardaki özgün cümleyi, bizlere aydınlatıcı olsun diye kaleme almıştır. Özgün ifadelerin uzun yada kısa oluşu aynı paralellikte anlam büyüklügü yaratmaz. Önemli olan ifade edebilme yada hissettirebilme başarısıdır.Tüm istemli çabalara rağmen her zamanda başarılı olunamıyor. Anlamı bütünleşen ve devleşen degerlerin kısa dalga aralıklarıyla frekans kaybına uğramamaları gerekiyor. Sürecenlik elbetteki özveri ve çaba ister, ama kaygılı ve korkulu bir yaklaşım, güzel olan herşeye zarar verebilir. Yükselen bir grafigin performans degeri olmak elbette güzel ve idealidir. Yine güzel olan başka bir şey vardır ki, hatalardan alınan ders ve onları bağışlayabilme erdemidir. Birlikte ve zorlu süreçle başarılabilindigi zaman sonsuz sevgi hakettigi degerlilige ulaşır. Kalıcılığı bir zaman sürecine bağlı olarak tartışılmamalı , o herşeyden üstün anlayışla ve kutsal bir ivme ile hep varolmalı. Bir an çevremize baktığımızda nerede olduğumuzu, kim olduğumuzu, arkadaşlarımızı, hayallerimizi, gelecek üzerine tahhütlerimizi yokladığımızda, yarınları buğünden satın alamayacağımızı anlayabiliriz. Neşe ile zevk’in aynı şey olmadığını, birinin satınalınabilir, digerinin ise insan yüregindeki çoşku olduğunu ifade eden Kaptan Couestu, bu özgün ifadeyi tüm yaşamının sonunda bir özet olarak bizlere aktarmıştır. Bizler de bu yaşam anlayışının gerekliligini yerine getirebilmek, özlemleri sadece özlem olarak bırakmamak ve bilgiyi paylaşabilme mutluluğunu bir kez daha yaşayabilmek için yeni rüzgerlara dümen kırdık.
Apostol Kayalıklarına dalış, Feyyaz Subay arkadaşımızın teşviki ile bu yılki tatil proğramımızın iskeletini oluşturdu. Bize zaten bir bahane yeter.Yine kilometre sınırına bakmadan uzanıyoruz Hisarönü Körfezine.Yüregimizde addettigimiz degerler bütün ihtişamıyla bir tutam görüntü sunma sevdasında. Hisarönü Körfezi üzerine Aksona Mehmet çok yazı yazmıştı.Bizler için cazipti. Sonra Marmaris’ten Datça’ya doğru giderken solunuzda kalan muhteşem güzelligini yorumlarken,benim aklıma herzaman “ acama diplerinde neler gizli” sorusu gelmiştir. Sorular elbetteki cevapsız kalmamalı. Sonuçları birlikte paylaşmalıyız. Knidos Magıc Lıfe’ın bizim için espirisi Feyyaz Subay’ın orada bulunmasından ibaretti. Konaklamamıza müteakip, dalış planları yapmaya başladık. Bölgede birçok nokta dalışa yasak. Bu vesile ile sevgili Aşkın Abiyi bir kez daha yadediyoruz.Yasak bölgelerin koruma foksiyonlarını yitirdiklerini ispatlamış kamuoyuna duyurmuş ve yaşamış biri olarak bunu daha fazla hissedebiliyorum. Dalışa açık olan birçok batık ve üzerlerindeki yüzlerce amforanın noksansız aynı kaldığını birçok bölgede tespit etmişizdir.Dalış Merkezlerimiz sualtından bir boş kabuk bile çıkartılmasına izin vermemektedirler.Bu özverili yaklaşımın ardından, dalışa yasak bölgelerdeki kültürel varlıklarımızı acaba Kültür Bakanlığı’nın dalgıçlar ordusu mu kontrol ederek koruyor. Oralar yasaklar adına koruma kalkanından tamamen yoksun bırakılmışlardır.Trollerle çekilen amforalar pazarlarda satılmaktadır.Ve yasaklı bölgelerdeki kültürel varlıklarımızı birgün kontrol edebilme şansımız olursa, oralarda kontrol edebilecek birşeyler bulamayabiliriz.
Beş günlük proğramımız boyunca Hisarönü Körfezinde bulunan noktalara dalışlar yapıyoruz.Körfezin antik çağlardan kalma ciddi bir kullanım alanının olmadığını ögreniyoruz. Marmaris Körfezi ile birlikte daha çok korsanlara ev sahipligi yapılmış. Selimiye batığı bölgede bugüne kadar tesbit edilen en önemli buluntu. Batığın kazı çalışmaları bitmiş olduğundan, yasklı bölgelerin bir anlamı bulunmamaktadır. Sualtı fauna ve florası açısından oldukça zengin bir bölgemizdir. Nesli tükenmekte olan birçok canlı türünü gözlemlemek mümkün. Güzellikleri keşfe giderken bazen acılı haberlere de ulaşabiliyorsunuz. Robinson Club’ın batı yakasında bulunan kızılburun mevkiinde ölü bir akdeniz fokuna rastlamamız bunlardan biriydi. Muhtemelen iki ay öncesinden ölü olarak burada bulunduğunu varsayıyoruz. Güneşin altında erimiş bir ceset’ten pek eser kalmamış. Bir akdenizliyi daha kaybetmenin acısını yüregimizde hissediyoruz. Bölgedeki arkadaşlarımız bu bölgede fok gözlemleyemediklerini ifade ettiler. Muhtemelen bir ağa takılıp boğulmuş olabilecegi ihtimali bizlerde de ağırlıklı düşünce olarak oluştu. Bölge halkı birzamanlar süngercilik ve balıkçılık ile yaşamını sürdürmüş, şimdilerde ise turizm moda. Rant hesapları güncel tartışmaların en önemlisini oluşturuyor.
Böldeki dalış noktalarının isimleri Feyyaz Subay tarafından verilmiş.Dalış yaptığımız Balıkçı Reef’I, Kabak Bango, Dişlice Reef’I, Robinson Koyu, Yassı Taş ve Topçam noktalarının tümünde vizibilitenin net olması bir sualtı fotoğrafçısının istedigi ilk şey olsa gerek. Ancak asıl adı ile Apostol Kayalıkları en zengin dip yapısına sahip bir dalış noktası. Hisarönü Körfezinden hareketle 12 mil, Simi (Samos) adasına yaklaşık 3 mil mesafedeki Apostol kayalıklarına dalış hedefledigimiz dalış noktasıydı. 1994 yılında Sahil Güvenlik botunun sığlığa çarpıp hasar görmesi sonucu şimdi sığlıkta bir fener bulunuyor.Fenerin bölgeye ayrı bir gizem kattığı’da gözlemlerimiz arasında yeralıyor.Reef’in doğu yönündeki sığlık çok dar bir açı ile derinleşiyor.Batı yakasında bulunan duvar ise 80 metre derinlige oldukça dik bir açı ile iniyor. Karagöz, lahos, orfoz ve sinagrit balıkları bölge faunasında önemli bir yere sahip. Sığlık alanda ise hemen hemen her taşın altında birkaç anemon gözlemliyoruz.Mükemmel vizibilite, akıntı sistemleri ve insanlar tarafından çok kullanılan bir bölge olmaması nedeniyle, fauna zenginligi hemen dikkat çekiyor.Bu kadar yaygın bir müren populasyonu gözlemlemek güçtür.
Yukarıdaki yazıyı kaleme almanın ardından, ülkemiz büyük bir deprem felaketi ile karşı karşıya kaldı. Sualtı zenginliklerimiz için göstermedigimiz özeni malessef depremden etkilenen yada hayatını kaybeden insanlarımız için de göstermedik. Yumuşak koltuklara kurulup , özverili her çabayı eleştirdik.Kendimizi konuşma kahramanı ilan ettik.Ulaşamadığımız, bilmedigimiz yada ögrenme ihtiyacı bile duymadığımız bir çok konuda yorumlar yaptık. Vicdanımızı rahatlattık.Birşeyler yapamıyorsan bile bol bol konuş, eleştir dedik.Eleştirinin ucuz ve kolay olduğunu zaten biliyoruz.
“Anlamak için yaşamak gerek” Böylesi durumlarda herzaman bir son ulaşım hayaliyle doluyuz sevdiklerimize karşı. Yaşarken o ulaşım dilerim hiç kesilmez yüreklerimizde. Sonrası mı ? Sonrasın da ...... “uğruna ölümlere gidip geldigim..zullamdaki mahzun resmin ...... haberin varmı? (A.Arif)