Articles

   Back

YAŞAMA TANIK OLMAK

Yazı ve Fotoğraflar: Tahsin CEYLAN

“ Okyanuslar
Büyük Sevdalar Gibidir......
Seyredilmeğe gelmez, yaşanır”

Nazım Tulyakova’ya bu mısraları yazarken o anda neler yaşadı bilemeyiz. Okyanusun büyülü mavisi, sonsuzluğu ve diplerinde neleri gizlediginin gizemi mutlaka etkilemiştir Onu.Tulyakova ile yaşadığı ve kelimelerle ifade edmeyip, benzerlik kurduğu büyük sevda gibi. Büyük mavi elbette bizleri de büyülüyor. Berrak kabarcıkların içerisinde sevdiklerinizi soluyabilmek ve yaşayabilmeniz ise bir başka anlamdır. Birçok güzel anımızı orada yaşıyoruz .Onu tanımaya ve tanıtmaya çalışıyoruz. Onunla bir hayatı paylaşıyoruz. Aslında bilinmeyen herşey insanoğlu için tehlikedir. Tanımak için mutlak yaşamak gerek. Seyretmenin yetmedigi kesin. Yüreginizde hissettiklerinizin elbet vardır bir anlamı ve o anlamdır ki ölçümleyemedigimiz mutluluklar taşır dünyamıza. Yaşanacak zaman, ancak o degerlerin anlamını bizler için bugünden daha büyük kılabilir.. Yaşanan bir anlık mutluluk binlerce kez anımsanarak hayatımıza anlam kazandırır.

Deniz dostlarını kaybettigimiz zaman ise yüregimizdeki dalgalar köpürür. Ağustos 1996 Tarihinde Datça da yaptığımız dalışlar sonrası, yaşadıgımız güzel anları o günlerde “Bu seferki durağımız Datça. Datça denince biz sualtıcılar için ilk akla gelen Türker Özenbaş Abimizin orada olmasıdır. Biz sualtıcılar için yaşamın sualtında geçen süresi çok anlamlıdır. Orada kendimizi rahat hissederiz. O dünyanın mütevazi konukları olmaya çalışırız. Hep orada kalmayı düşledigimiz de olmuştur. Gece dalışları bir başka güzeldir Datça’da yıldızlar sarar sımsıkı yüreginizi .” böylesi duygularla ifade etmiştim. Bazen yaşanan bir anı ifade etmeye bir ömür yetmez Tabi ki o anı yaşıyabiliyorsanız.

Yazmanın ve görüntülemenin en güzel ve en bencil yanıdır yaşadıklarınızı kaydedebilmek. Kimi ifade ile; fotoğraf beyindeki varlığın canlandırılmasıdır.Yani beynimizde varolanın gözümüzle keşfidir.Aslında her yaşadığımızı kaydedebilme gibi bir üstünlüge sahip degiliz.Gözlerdeki keşfi,hiçbir kaşif kaydedemez.Sadece beynimizdeki yansımanın bir bölümünü akatarabiliyoruz,bunu yapabilmek bile önemli bir görevdir.Salt kendimize karşı sorumlu degiliz.Yaşadığımız sulak evrene,toplumumuza,birliktenligi gerektiren her varlığa ve yüregimize sevgi kadan o büyük degerlere karşı sorumluyuz. Varoldukça görüntü ve yazı ile kaydetmeyi sonuna kadar sürdürecegiz.Dostoyevski’nin ifadesiyle “her birimiz, herşey için ve herkese karşı sorumluyuz.”

Datça’nın gece dalışlarında şimdi bir yıldızın kayarak gidişini yaşıyoruz. Türker Abimizi kaybetmenin derin acısı içindeyiz. Günlük yaşam tüm hızı ile akmaya devam ederken telefonu her çevirdigimizde sevdiklerimizi her zaman karşımızda bulabilecegimizi varsayarız. Onlar bizim için her zaman ölümsüz gibidirler. Çünkü hayatımızda önemli bir varlık ve hatta alışkanlığımız olmuşlardır. Gittikleri için sitem tutarız onlara. Sonra bir acı haber yüregimizi sızlatır. Önce inanmayız. Çocukça bir şaka gibi gelir. Sonra anılar bellegimizde sürekli başa sararak tekrar tekrar canlanır. Hani bir telaşla tüpleri arabaya yükleyip doldurmaya gitmesi, dalış disiplinine verdigi önem, ekipmanlardaki titizligi, hani bu yaz Cenk rehberlik için yanına gidecekti.Türker Abi hastalığa hiçbir zaman boyun eğmedi .Ocak ayında Milli Kütüphanedeki Akdeniz Fokları ile ilgili toplantıda en son gördügümde, bütün şıklığı ve zerafetiyle dimdikti. Farklı bir kişilikti O.Türkiyedeki sualtıcılarından mutlaka herkesin Türker Abi ile ilgili bir anısı vardır. Grup ile Datçadaki dalışlara gittigimizde dalış noktası olan bir reef’i öylesine begenmiştimki, mutlaka orada bir anım olsun istemiştim. Fotoğrafçılığın sanırın en güzel yanı da budur.Bu nedenle bu yazımızı Datça’nın sualtı görüntüleri ile sizlere sunuyoruz.

Bizim için anlamı olan degerleri, onları kaybettigimiz zaman daha iyi anlarız. Ama bugün bir farklılık yaratalım hayatımızda ve bizim için önemli olan degerleri bugünden başlayarak herzaman önemsiyelim. Sevgimizi gizlemiyelim. Varlıklarıyla duyduğumuz gururu, sımsıkı sarılarak hissettirelim onlara. Kendi varlığını bile amacına feda edebilen insan iradesine karşı hiçbirşey direnemez. Bugün yapabilecegimiz birşeyleri, yarına ertelemeyelim. Yaşamımızı anlamlı kılalım. Zaman bizi beklemiyecektir, biz zamanı olabildigince dopdolu yaşayalım. Bugün, mis kokulu kızıl güllerin büyüsü sarsın yüregimizi. Yaşamak güzel şey, hepberaber yaşıyorsak güzeli.



SUALTI GÜNLERİ 99

Yazı ve Fotoğraflar: Tahsin CEYLAN

Sualtı Araştırmaları Dernegi (SAD) tarafından organize edilen ve Türkiye’de Sualtı Görüntüleme ve Belgeleme Çalışmalarının güncel durumunun irdelenmesi ve elde edilen verilerin paylaşılmasını amaçlayan SUALTI GÜNLERİ 99 paneli Ankara’da düzenlendi. 26-27 Şubat tarihleri arasında ODTÜ KOSGEP Salonunda gerçekleşen Panel; Sualtı Dünyasının önemli sorunlarının’da tartışılması açısından önemli bir fırsat oluşturdu.

Bülent Akınoğlu, Serdar Bayarı, Murat Draman, Tunç Gökçe, Işıkhan Güler,Neslihan Kuloğlu, Bülent Mutlugil ve Ahmet Cevdet Yalçıner’in Düzenleme Komitesi’ni oluşturduğu toplantının gündemini şu konular oluşturdu.

Haluk Cecan_Sualtı Video Teknolojileri

Engin Aygün-Sualtı Fotoğrafçılığı

Selçuk Kolay-Batık Araştırmalarında Belgeleme

Alı Cemal Gücü,Yalçın Savaş-Tehlike Altındaki Türlerin Belgelenmesi

Zafer Kızılkaya-Sualtı Belgeleme Çalışmaları

Serdar Bayarı,Gökhan Türe-Sualtı Mağaracılığında Belgeleme

Mustafa Tolay-Katil Yosun

Etkinligin açılış konuşmasını yapan Dernek Başkanı K.Gökhan Türe, etkinligin amacını ve ülkemiz sulatı görüntüleme çalışmalarının bügünkü durumunu tartışmaya açmıştır. Türe, konuşmasında;”Herhangi bir ortamdan alınan bir görüntünün yorumlanması ve degerlendirilmesi analizci bilimsel düşünceyi gerektirmektedir.Günümüzde artık içinde görüntüleme çalışması içermeyen bir araştırma inceleme düşünmek pek olası degildir.Çağımızda artık her bilim dalı çok disiplinli bir uzmanlıklar alanı haline gelmeye başlamıştır.Bu nedenle görüntüleyiciler ve araştırmacılar sıkı bir işbirligi yapmak zorundayken, bazen görüntüleme başlıbaşına bir araştırma olabilir”ifadesi ile günümüzde görüntüleyici ile degerlendiricinin ortak çalışabilmesinin yararlarını vurgulamıştır.

Deneyimli sunucu Julide Gülizar’ın yöneticiligini yaptığı Panel’e ise; Çoşkun Aral, Haluk Cecan, Ateş Evirgen, Zafer Kızılkaya ve Levent Yüksel panelist olarak katıldılar.SCSPF Başkanı Harun Seviç’inde katıldığı panelde; Sualtı belgeleme çalışmalarında kullanılan teknolojiler, Kamusal duyarlılık, bilgilendirme ve belgeler için arşiv oluşturulması konuları ayrıntılı olarak tartışılmıştır.Dergimiz SUALTI DÜNYASI’nın da üstlendigi toplumsal misyon panelistler tarafından taktirle ifade edilmiştir. Her yıl düzenlenmesi planlanan etkinligin amacı,ülkemiz sualtı dünyasının ve dünyada yürütülen araştırmaların topluma daha etkin biçimde tanıtılması ve araştırmacılar arasında daha yakın ve etkin bir iletişimin sağlanması olarak belirtilmiştir. İlk etkinligin’de fazlasıyla amacına ulaştığını söyleyebiliriz.

Bu arada Sualtı Dünyası Dergisi olarak konu ile ilgili olarak sulatıcılara mesajımız,her türlü bilginin paylaşılması yönünde bizlerle işbirligi yaplarını öneriyoruz.Tozlu raflarda bekleyen belgelerin hiç kimseye faydası yoktur. Bilgi paylaşılmalı, o zaman anlamlı olur.

SUALTI DÜNYASI Dergisi olarak, SAD’ın bu alandaki etkinliklerinin devamını diliyor, başarılarının sürekliligini arzuluyoruz.



SERBEST DALIŞ

Bu sayımızdaki konuğumuz Yasemin Dalkılıç.Kendisiyle Ülkemiz Serbest Dalış Çalışmalarının bugününü ve katıldıkları şanpiyona ile ilgili gelişmeleri tartışacağız.

Röportaj: Tahsin CEYLAN

- Merhaba Yasemin. Sualtı Ragbi takımımızdan dolayı sizi tanıyorum. Ancak Sualtı Dünyasının geniş okuyucu kitlesi sizi tanımıyor. Kaldı ki 18-25 Haziran 1998 tarihleri arasında “Sardinya (İtalya) Adası Santa Teressa’da yapılan Dünya Sualtı Serbest Dalış Şampiyonası’nda 40 metre derinliğe serbest dalış yaparak Dünya Sualtı Serbest Dalış Şampiyonu oldunuz. Sualtı Dünyası Dergisi olarak biz bu başarıdan gurur duyduk. Bu konudaki hikayeyi sizden duymak istiyoruz.

Yaklaşık iki yıldır üyesi olduğum, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sualtı Topluluğu, Serbest Dalış Grubu olarak bu yarışmaya katılmak için uzun çalışmalarımız oldu. Türkiye’de Serbest Dalış konusunda, hem limitlerimizi ilerletmek hem de bu konudaki tüm araştırmaları takip etmek amacıyla devam eden çalışmalarımız için, bu şampiyonaya katılmak çok büyük bir adım olacaktı. Bu yarışmadan, yaklaşık bir yıl önce haberimiz olmasına rağmen federasyon tarafından faaliyet programına geçirilmesi ancak yarışmadan bir-iki ay önce mümkün olabildi. Son anlarda kesinleşen bu karar, yarışmadan önce biz Türkiye Şampiyonası düzenleme planımızdan vazgeçmemize sebep oldu ve uzun süredir yaptığımız çalışmalar ve ulaştığımız dereceler sonucu Türk Milli Takımı’nı bu yarışmada temsil ettik. 18 Haziran sabahı kafile başkanımız Hüseyin Aydın’la beraber yola çıktık. Sardinya adasında yarışmanın büyük sponsorlarından Club Med tüm sporculara ev sahipliği yaptı. Organizasyonun ikinci günü, sabah yaptığımız deniz antrenmanından sonra, tüm sporcu ve yöneticileri bilgilendirmek amacıyla düzenlenen toplantıya katıldık.

Dünya’da ikinci kez düzenlenen bu şampiyonayı düzenleme görevi I.Dünya Serbest Dalış Şampiyonasında birinci sırada yer alması sebebiyle İtalya’ya verilmişti ve organizasyonu dünyaca ünlü serbest dalıcı Umberto Pelizzari ve kardeşi Stefania Pelizzari üstlenmişti. Dünya Serbest Dalışı Geliştirme Birliği AIDA’nın yetkili kişileri yarışmanın düzeni ve teknik bazı konular hakkında bilgi verdiler. Toplantıda serbest dalış tarihinin efsane ismi Jaques Mayol’da kısa bir-iki cümlesiyle tüm sporcuların hayranlığını bir kere daha kazandı. Bilgilendirmenin ardından da 1996 yılında Fransa Nice’de düzenlenen şampiyonanın video kasetinin izlenmesiyle sıcak bir başlangıç yapıldı.

Çok geniş bir güvenlik sistemiyle desteklenen şampiyonada bu konuda çok detaylı uyarılar yapıldı sporculara. Her gün havuzda belirlenen iki saatlik iki periyot dışında çalışılması diskalifiye sebebi olduğu gibi, yine bu antrenman sürelerinde de sporcuların dalış eşleriyle beraber çalışması bekleniyordu. Hem deniz, hem de havuz çalışmalarında sporcular devamlı tıbbi bir ekip tarafından denetleniyor, gerektiğinde teknik bilgilendirmeler yapılıyordu. 23-24-25 Haziran tarihlerinde sabit ağırlıkla serbest dalış yarışması yapılacaktı. Deniz kuvvetleri platformu, bot ve tekneleriyle bu disipline büyük destek vermişti. Dalıcılar bu üç gün süresince iki gün önce bildirdikleri derinliklere göre en derinden başlayan bir sıralamayla dalışlarını gerçekleştireceklerdi. Takımımızdan Can Tunçsav dalışını ilk gün gerçekleştirdi, ikinci günde Burak Şahin, Cihan Darıcı, Erçin Kıroğlu ve ben dalışlarımızı gerçekleştirdik. Yine büyük güvenlik tedbirleri içinde düzenlenen programda herşey çok dakik işliyordu. Bu disiplin sonunda bayan sporcular arasında en derin dalışı gerçekleştirmiş olduğumu öğrenmem hepimizi şaşırtmış ve sevindirmişti. Statik nefes tutma yarışmasına kadarki birkaç gün süresince bu konuda antrenmanlarımızı gerçekleştirdik. Bu sırada yarışmaya davet edilen büyük isimlerden tarihteki ilk serbest dalış rekorunun sahibi Raimando Bucher, zıpkınla balık avı dünya şampiyonları Renzo Mazzari, J.B. Esclapez gibi büyük isimler ve tüm diğer sporcularla bilgi alışverişinde bulunduk. Tüm bunlar bu yarışmaya katılma amacımızı karşılayan çok önemli noktalardı. Türkiye’de çok zor ulaştığımız serbest dalış konusundaki arşiv ve döküman oldukça kısıtlıydı ve bu yarışma bizim için büyük bir arşiv sağladı.

Statik nefes tutma yarışmasında, sabit ağırlık disiplinininde de olduğu gibi takımımız güzel derecelere ulaştı. Yine bu dalda da sporcuların güvenliği ön planda tutulmuştu.

Bunların dışında yarışma süresince her gün düzenlenen teknik toplantılarda yarışmalar değerlendirildi ve teknik bilgiler verildi. Tüm bunlar grubumuzun bu yıl ve sonrasında yapmayı planladığı tüm organizasyon ve çalışmalar için yeterli kaynağı oluşturmuş oldu.

- Bildiğim kadarıyla sizin grubun dışında serbest dalış konusunda çalışmalar yapan ekip yok gibi. Bu alana ilgi duyanlara ne öneriyorsunuz, bu sporun bilinçli yapılıp, yapılmamasındaki riskler sizce nelerdir?

Bu spor herkesin bildiği gibi risk içeren bir spor. Serbest dalışa başlamak için bu konuda çok araştırma yapmak gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda tüm otoritelerin önerdiği en önemli konu, serbest dalış aktivitelerinin kesinlikle yalnız yapılmaması gerektiğidir. Bir dalış eşiyle yapılması sırasında da dalıcıların birbirini kontrol etmesi konusunda da dikkat edilmesi gereken ince noktalar vardır.

Bunun yanısıra çoğu dalıcının yaptığı hata bu çalışmalara hırs konusu sokmaktır. Dalıcının limiterini bilmesi ve kendi limitleriyle yarışması çok önemlidir. Bu konuda Serbest Dalış Grubu’dan Can Tunçsal ve Cihan Darıcı’nın bu konudaki geniş çaplı çok önemli çalışmaları Su Altı Dünyası Dergisi’nde uzun süre yayınlanmıştır. Bu yazıların bu sporla ilgilenmek isteyen dalıcılara yön göstereceğini düşünüyorum. Ayrıca grubumuz herkese açık bir gruptur. Çalışmalarımıza ve araştırmalarımıza katılacak ve destek verecek herkesi aramıza bekliyoruz.

- Yasemin son bir soru; sonsuz maviye doğru serbest ş düşüşe geçmek, nasıl bir duygu, bu konudaki duygularını bizimle paylaşabilirmisin?

Serbest dalış zaman geçtikçe benim için çok daha farklı bir boyut kazanıyor. Küçüklüğümden beri bu konu çok ilgimi çekmekte. Aynı zamanda spor yapmayı çok sevmem bu iki tutkuyu biraraya getirdi. Bundan yaklaşık 6 yıl önce monopalet sporuna başladım. Uzun süre bu spora devam ettim fakat devamlı bir şeyin eksikliğini hissettim. Dalış camiasının önemli isimleirnden İ. Şener Teleri benim bu konuya çok daha farklı bir açıdan bakmamı sağladı. Dalış hepimizin bildiği gibi bir tutku. Serbest dalış da bu tutkuyu spora olan sevgimle bir araya getiriyor. Derinlik bir serbest dalıcı için, en azından benim için bir süre sonra bağımlılık haline geliyor. Özellikle yaptığım derin dalışlarda, sanki tamamen farklı bir boyutta oluyorum. Sonsuz mavi boşluk, hiç tatmadığım bir heyecan veriyor ve bu iki dakikalık serüvenin hiç sona ermemesini istiyorum. Çoğu kişinin sorduğu soru, nefesi tutarak yapılan sporun rahatsız edici bir zorluk olmadığı. Fakat dalıcı bu dalda yeterli rahatlık ve tecrübeye sahip olduktan sonra, bu artık tamamen kişinin yoğun duygular ve savaşımlarla gerçekleştirdiği bir aktivite haline geliyor.

-SUALTI DÜNYASI Olarak Serbest Dalış Grubuna her türlü destegi verecegimizi belirtir başarılarınızın devamını dileriz.