Articles

   Back

TÜRKİYE’NİN KÖPEKBALIKLARI

Yazı ve Fotoğraflar: Tahsin CEYLAN


En az 400 milyon yıllık evrimsel gelişimleri boyunca kıkırdaklı balıklar, deniz yaşamının temel bileşenlerinden biri olmuşlar ve farklı ekolojik faktörlere adapte olmayı başarabilmişlerdir. Günümüzde, dünya denizlerinde yaşayan 1000 civarında kıkırdaklı balık türünün (köpekbalıkları ve vatozlar) varlığı bilinmektedir. Dünyadaki kıkırdaklı balıkların yaklaşık % 50’si kıyısal sularda, % 35’i derin sularda % 5’i açık denizlerde, kalanları da habitatların birçoğunda dağılım göstermektedir.
Kıkırdaklı balıkların önemli bir bölümü predatördür, ancak az bir kısmının leş yiyici ve hatta planktivor (sadece plankton adı verilen mikroorganizmalar ile beslenen türler) olduğu bilinmektedir. Predatör köpekbalıkları, besin zincirinin üst seviyelerinde yer alırlar. Dolayısıyla, nerede dağılım gösterirlerse göstersinler, sayıları bulundukları ekosistemin taşıma kapasitesi ile sınırlıdır ve genellikle kemikli balıklardan çok daha az yoğunluğa sahiptirler.

Milyonlarca yıldır dünya denizlerinde yaşam sürdüren köpekbalıkları evrimsel süreç içerisinde en az değişikliğe uğramış canlılar olarak bilinmektedirler. Kimimiz için zaman zaman bir korkulu rüya, kimimiz içinse, şu an yaşadığımız gibi görüntüleme sevincimize esas mutluluk kaynağımız olmuşlardır.

Kıkırdaklıbalıklar (Chondrichthyes) sınıfı üyesi olan köpekbalıklarının yaşayan 300’e aşkın türünün bulunduğu ifade edilmektedir. Türleri genel olarak birbirlerine benzer ve renkleri birkaç tür dışında ayırt edici özellik taşımaz. Birçoğu krem, kahverengi, sarı yada maviye kadar değişen renklerde benekli ya da çizgilidirler. En büyük türü olan balina köpekbalığı (Rhincodon typus)’nın boyunun 18 metreye kadar ulaştığı bilinmektedir. Bu büyüklüğüne rağmen süzdüğü planktonu yiyerek beslenen son derece zararsız bir türdür. Köpekbalıkları, kıkırdaktan oluşan iskelet yapıları nedeniyle sualtında oldukça kıvrak hareket edebilirler. Ayrıca kemikli balıklarda bulunan ve suda dengede kalmalarını sağlayan “yüzme keseleri” yoktur. Bu yüzden, yüzemedikleri zaman yavaşça dibe çökerler. Bunun yanında yüzme keselerinin olmaması, su içinde dikey yönde oldukça hızlı hareket edebilmelerini de sağlar. Bu da avlanmalarında önemli bir avantaj sağlamaktadır. Köpekbalıklarının alışılmış hareketi, itme gücü sağlayan kuyruk vuruşları ve vücudunun dalga şeklindeki hareketi ile meydana gelir.

Beslenme

Köpekbalıklarının büyük bölümü, diğer balıklar, yumuşakçalar ve kabuklu deniz canlıları (krustaseler) ile beslenirler. Bazı türlerin mide içeriğinde çöpe bile rastlanmaktadır. Bu yırtıcı türler arasında en irisi, oburluğu ile tanınan 11-12 metre uzunluğundaki Büyük Beyaz Köpekbalığıdır. Köpekbalıklarında beslenme alışkanlıkları farklılaşmıştır. Alışkanlık yapısına göre sınıflandırmak istersek:

a) Serbest yüzen canlıları (yunus, balık, küçük balina, kafadanbacaklılar vb.) avlayarak beslenenler. Bu gruba örnek olarak Mavi Köpekbalığı, Dikburunlular, Gri Köpekbalıkları ve Grönland Köpekbalığı gösterilebilir.

b) Tabanda yaşayan canlılar (özellikle midye, salyangoz, yengeç vb.) ile beslenenler. Yassılaşmış, plaka şekline dönüşmüş dişleri ile kabukları kırarlar. Bu gruba örnek olarak Kedi Köpekbalıkları, Testere Köpekbalıkları gösterilebilir.

c) Planktonla beslenenler. Bu gruba örnek olarak da Balina Köpekbalığı gösterilebilir.

Köpekbalığı dişlerini genellikle çiğnemek için değil, koparmak için kullanır ve kopardığını bütünüyle yutar. Sindiremediği besinleri ise kusarak dışarı atar. Düşen dişlerin yerine sürekli yenisi çıkar.



Üreme

Köpekbalıklarında üreme iç döllenme yoluyla gerçekleşir. Erkeklerin karın yüzgeçlerinden gelişmiş olan çiftleşme organları spermanın dişiye aktarılmasına yarayacak biçimde olukludur. Türlerin çoğunda yumurtalar dişinin içinde açılır ve yavrular canlı doğar (vivipar). Kedi köpekbalığı gibi bazı türler ise yumurtlayarak ürerler. Yavrular doğar doğmaz küçük balıklara saldırarak beslenme alışkanlıklarını geliştirirler.

Vücutlarının büyük bir kısmı zımpara gibi pullarla kaplıdır. Görme duyuları suyun içindeki hareketleri takip edemeyecek kadar zayıftır. Ancak sudaki tüm titreşimleri algılayabilme kabiliyetleri son derece gelişkindir. Bu algılama yetenekleriyle avlarını çok hızlı bir şekilde bulabilmektedirler. Suyun içindeki düşük frekanslı titreşimler köpekbalıklarını rahatlıkla o bölgeye çekebilir. İyi gelişmiş önbeyinde, koklama lobu çok belirgin olup, gerçek optik çaprazlama vardır. Baş bölgesinde duyu çukurcukları ve Lorenz ampulleri ile desteklenmiş iyi gelişmiş yanal organlar mevcuttur.

Ülkemizi çevreleyen denizlerde yaklaşık 30 tür köpekbalığı bulunduğu belirtilmektedir. Kum Köpekbalığı (Carcharhinus plumbeus) ülkemiz Akdeniz ve Ege sularında çok sık rastlanılmayan bir tür olarak bilinmektedir. Cins ismi olan Carcharhinus, Yunanca kökenli iki kelimeden türetilmiştir; karcharos = sivri, rhinos = burun. Tür ismi olan “plumbeus” ise, Latincede kurşuni renk anlamına gelir. Yarı pelajik bir tür olup, kumlu ve kıyısal suların çamurlu zeminlerinde yaşamını sürdürür. Canlı yavru doğuran (vivipar) bir türdür. Her iki yada üç yılda bir boyları 50-60 cm kadar olan 6-14 yavru doğurur. Burun kısa ve ucu yuvarlaktır. Çenelerindeki dişlerin kenarları testere şeklindedir. Pektoral (göğüs yüzgeci) ve birinci dorsal (sırt yüzgeci) yüzgeç oldukça uzundur. Maksimum vücut boyu 300 cm olup, 220 cm üzerindekilere nadiren rastlanılır. Kum köpekbalıkları uzun ömürlü balıklardır ve 32 yıl kadar yaşayabilirler. IUCN tarafından hazırlanan Kırmızı Listede tehdite yakın olarak sınıflandırılan bu tür, Türkiye denizlerinde de Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 37/1 no’lu sirkülerinde avlanılması tamamen yasaklanan türler içinde verilmektedir.

Köpekbalıklarının çok azının eti yenmektedir. Bazı Uzakdoğu ülkelerinde yüzgeçlerinin kaynatılmasından elde edilen jel çorba çok ünlüdür. Ayrıca mobilya sanayiinde zımpara olarak kullanılmakta olan derileri ve A vitamini açısından zengin karaciğerleri, bu canlılara ait ekonomik değerleri oluşturmaktadır.

Milyonlarca yıldır denizlerin hakimi ve en yırtıcı canlısı olarak rahat bir yaşam süren köpekbalıkları artık eskisi gibi rahat değiller. Aşırı avcılık hem köpekbalıklarını hem de besinlerini hızla azaltmaktadır. Türlerin büyük bölümü yok olma tehlikesi altındadır. Ve gezegenimizde yok edilen ya da yok olma sınırında olan herşeyden malesef insanoğlu sorumludur.

Mavide kalın…



Kaynaklar:

Mater, S., Kaya, M., Bilecenoğlu, M. (2005): Türkiye deniz balıkları – I: Kıkırdaklı balıklar. Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Yayınları, 72 (34): 1-127.

Can, A., Bilecenoğlu, M. (2005): Türkiye denizlerinin dip balıkları atlası. Arkadaş Yayınevi, 224 p.

Yaşamın Temel Kuramı. Omurgalılar
A.Demirsoy
Türkiye Deniz Canlıları Hayvanlar Alemi